Cárcamo de Dolores: Yaşamın kaynağı sudur

Aytek Soner Alpan /07.10.2021

Kafamızda hep aynı soru var: Turlarımızı nasıl daha renkli hale getirebiliriz?

Meksika için düşündük taşındık ve Cárcamo de Dolores’i programımıza eklemeye karar verdik.

Cárcamo de Dolores, Chapultepec Ormanı’nın ortasında beklenmedik, gizli bir mekân. Mekâna beklenmedik karakterini verense, Meksikalı mimar Ricardo Rivas’ın ve dünyaca ünlü ressam-heykeltraş-muralist Diego Rivera’nın birlikte hayata geçirdikleri benzersiz bir eser.

1940’larda Meksiko’ya su sağlamak üzere geliştirilen ve hâlâ kullanımda olan Lerma Sistemi’nin bitimi şerefine yapılan ve 1951 yılında açılan bu eser, kentsel planlama, teknoloji ve sanatın iç içe geçtiği modern ve son derece özgün bir çalışma.

Bu eserin büyüsü sizi daha yapının içine girmeden, Mezoamerika mitolojisinde su ve yağmur tanrısı olan Tláloc’un yatay şekilde bir havuzun içine yerleştirilmiş heykeliyle sarmalamaya başlıyor. Perspektif oyunlarının daha da ilginçleştirdiği Diego Rivera imzasını taşıyan bu muhteşem heykel mozaiklerle bezenmiş durumda. Heykelde Tláloc’un iki yüzü var. Bu yüzlerden biri gökyüzüne diğeri eski Maya tapınaklarını andıran ana yapıya bakıyor.

Binanın içine girdiğinizde ise, Diego Rivera’nın dehası karşısında büyülenmeyi sürdürüyorsunuz. Zira yapının duvarlarını süsleyen ve kendi başına olağanüstü derecede etkileyici olan muralin doğru perspektiften baktığınızda dışarıdaki Tláloc heykeliyle bütünlük arz ettiğini farkedeceksiniz.

Rivera’nın “Agua, el origen de la vida” (Su, yaşamın kaynağı) adını verdiği ve Sovyet biyokimyacısı Alexander Oparin’in yaşamın kaynağının su olduğu yönündeki teorilerinden etkilenerek yaptığı, Mezoamerika mitolojisinin ve yerli kültürlerinin etkisini yoğun olarak taşıyan,hatta Leonardo da Vinci’nin “İsa’nın Son Akşam Yemeği”ne bir göndermede bulunan bu mural -inanması güç ama-  El Cárcamo yani “Taksim”, su sisteminin bir parçası olarak işlerken 42 yıl boyunca su altında kalmış.

Yapımı esnasında nem ve sıcaklık gibi nedenlerle usta ressam Rivera’yı bir hayli zorlayan eser, su altından çıkarıldıktan sonra 20 yıl boyunca uzman bir ekip tarafından restorasyona tabi tutuluyor ve 2010’da ziyarete açılıyor.

Diego Rivera tamamlamak üzere olduğu murali zeminden kontrol ediyor.

2010 yılında mimar Roberto Kalach yapı kompleksine bir amfitiyatro ekliyor. Aynı yıl yapının en enteresan yanlarından olan bir sanat eseri daha ekleniyor bina içine: Cámara Lambdoma. Yapıdaki su ve havanın yarattığı titreşimlerden ses üreten ve binanın içinde yankılanmasını sağlayan bu enstalasyon Ariel Guzik imzasını taşıyor.