“Che ve Çocuk” Heykeli üzerine

Aytek Soner ALPAN / 19.11.2020

Santa Clara’da mutlaka ziyaret ettiğimiz noktalardan birisi Ernesto “Che” Guevara anısına dikilmiş ve Santa Clara’da Küba Komünist Partisi’nin (KKP) Bölge Komitesi (Comité Provincial) Binası önündeki heykel. Sürprizlerle dolu bu Che heykelinin özelliklerinden bahsetmeden önce Santa Clara kenti ve Che arasındaki ilişkiden bahsetmek faydalı olacaktır. 

Che, Santa Clara ve Zırhlı Tren

Küba’nın önemli kentleri Küba devrim tarihinin önemli figürleri ile özdeşleştirilir. Örneğin, Küba’nın ikinci büyük kenti olan Santiago de Cuba, Fidel ile birlikte anılırken, Villa Clara eyaletinin başkenti olan Santa Clara akla Che’yi getirir. Bunun nedeni, Küba Devrimi’nin kaderini belirleyen nihai muharebe olan Santa Clara Muharebesi’nde Che’nin komutasındaki kuvvetlerin oynadığı roldür.

Che Guevara ve Camilo Cienfuegos’un komutasındaki kuvvetler, 1958’in Aralık ayında farklı yönlerden Santa Clara’ya girerler. Santa Clara, Fulgencio Batista diktatörlüğü için büyük önem arz eden bir irtibat merkezidir ve bundan ötürü kent Küba’nın pek çok kentinden daha iyi korunmaktadır. Kentin tamamen ele geçirilmesinde ve Santa Clara Muharebesi’nin “İsyankar Ordusu” tarafından kesin olarak teslim alınmasına giden yolda en önemli gelişme Havana’dan yola çıkmış olan ve ülkenin doğusunun devrimcilerin elinden kurtarılması için gönderilen ciddi miktarda silah ve mühimmat yüklü Zırhlı Tren’in Che’nin komutasındaki bir operasyonla devrimciler tarafından ele geçirilmesidir.

29 Aralık 1958’de görece korunaklı bir mevziden kent merkezine çekilmeye zorlanan Zırhlı Tren, Santa Clara istasyonuna yaklaştığında raydan çıkar. Raydan çıkmasının sebebi bizzat Che tarafından bir buldozer aracılığıyla demiryolunun tahrip edilmiş olmasıdır. 

Tren raydan çıktıktan sonra, içindeki askerler Che’nin kuvvetlerine teslim olmazlar ve trenin zırhından da faydalanarak direnişe geçerler. Che, trenin ele geçirilmesi için operasyon timine vagonların zırhının zayıf olduğu çatı ve zemin kısımlarına Molotof kokteyli atmalarını emreder. Che anılarında trenin bu şekilde askerler için “tam bir fırın”a döndüğünü yazar. Askerler bu durum karşısında fazla direnemez ve teslim olurlar. Santa Clara tam olarak devrimcilerin kontrolüne geçer ve özgürleştirilmiş olur. 

Zırhlı Tren’in taşıdığı silah ve mühimmatın devrimciler tarafından ele geçirilmesiyle zaten siyaseten bitmiş ve uluslararası meşruiyetini çoktan kaybetmiş olan Diktatör Batista’nın İsyankar Ordu’yu askeri olarak yenme umudu tamamen tükenir. Zırhlı Tren’in ele geçirilmesi ve Santa Clara Muharebesi’nin devrimciler tarafından kazılmasının ardından Diktatör Fulgencio Batista Küba’yı saatler içinde terk eder ve 1 Ocak 1959 tarihinde Küba’da iktidar devrimcilere geçmiş olur. Che ve komutasındaki toplam 300 kişilik askeri kuvvet, Batista Diktatörlüğü’nün tabutuna son çiviyi çakan bu önemli askeri başarıya imza atmıştır. 

Santa Clara zaferinin ardından, devrimciler, adanın doğusundan batısına doğru uzunluğu 1000 kilometreyi aşan bir rota üzerinde yürüyüşe geçerler. Bu yürüyüşe “Bağımsızlık Kervanı” (Caravana de la Libertad) adı verilmiştir. 2 Ocak 1959 tarihinde Küba’nın ikinci büyük kenti Santiago de Cuba’dan yola çıkan ve geçtiği her durakta halk tarafından büyük sevinç gösterileri ile karşılanan Fidel ve yoldaşları, 8 Ocak’ta Havana’ya girer.

Che’nin isminin Santa Clara ile anılmasının nedeni işte bu zaferdir. Küba tarihinde kendisine resmi olarak “doğuştan Küba vatandaşı” sıfatı verilen sadece iki kişi vardır. Bunlardan biri aslında Arjantinli olan Ernesto Guevara’dır. Guevara’ya vatandaşlık hakkı, devrime ve devrim sonrasında sosyalist iktidarın inşasına yaptığı katkılardan ötürü verilmiştir. Diğer kişi ise, 19. yüzyılda Küba’nın sömürgecilik karşıtı mücadelesinde kurucu rol oynayan Dominikli general, Máximo Gómez’dir. 

Che, Küba’dan ayrılırken Fidel’e yazdığı mektupta kendisini Kübalı olarak kabul ettiğini şu satırlarla belirtmiştir: “(…) eğer son nefesimi (Küba’nınkinden) başka bir göğün altında vereceksem, son olarak Küba halkını ve özellikle seni düşüneceğim. (…) nerede olursam olayım, Kübalı bir devrimci olmanın sorumluluğunu hissedeceğim ve buna göre hareket edeceğim.”

Bizim Ada ile

benzersiz Küba

Bizim Ada Turizm, Küba turist vizesi düzenleme konusunda Küba Cumhuriyeti Büyükelçiliği tarafından yetkilendirilmiştir.

Bizim Ada Turizm, Küba turist vizesi düzenleme konusunda Küba Cumhuriyeti Büyükelçiliği tarafından yetkilendirilmiştir.

✓ 40 USD

✓ Sadece pasaport fotokopisi/görüntüsü

✓ Kişisel başvuruya gerek kalmadan

✓ Aynı gün hazır

Che’nin kenti Santa Clara’da bir heykel

Bugün Che’nin ve Bolivya’da onunla birlikteyken öldürülen yoldaşlarının ebedi istirahatgahı olan mozolenin de yer aldığı Santa Clara, bu devrimcinin 1928’de Arjantin’de doğduğu Rosario’dan çok daha fazla Che’nin kenti olarak bilinmekte ve böyle anılmaktadır. 

Bu nedenle kentin pek çok noktasında Che için dikilmiş anıtlar mevcuttur. Bunların arasında en bilineni Che’nin hayatından kesitleri anlatan rölyefler içeren ve Che’nin Fidel Castro’ya yazmış olduğu veda mektubunun yer aldığı “Comandante Ernesto Che Guevara Heykel Kompleksi”dir. Anıt, Santa Clara Muharebesi’nin 30. Yıldönümü olan 28 Aralık 1988 tarihinde büyük bir törenle açılmıştır. Kompleksin merkezinde yer alan bronz heykelde Komutan Che Santa Clara Muharebesi’nde olduğu gibi kolu sargılı ve askıda resmedilmiştir. 

En az bu devasa anıt kadar bilinen ve ilgi çeken bir diğer anıt, daha önce de bahsetmiş olduğumuz Che ve Çocuk Heykeli’dir (Estatua Che y Niño). Heykel zaman zaman Çocukların Che’si (el Che de los Niños) zaman zaman da Che ile Çocuk (Che con Niño) olarak anılmaktadır.

“Comandante”nin en dikkat çeken heykelleri arasında sayılan Che ve Çocuk, Santa Clara’nın en güzel heykellerindendir. Che ile aynı boyda yapılan heykel, 1998 yılında bulunduğu noktada ziyarete açılmıştır. Heykel, Bask bölgesinde doğmuş bir heykeltraş olan Casto Solano Marroyo’nun imzasını taşımaktadır. Marrayo’yu Che’ye bağlayan bir diğer ayrıntı doğumunun Santa Clara Zaferi ile aynı yıla denk gelmiş, yani 1958 olmasıdır. Marroyo’nun çalışmaları incelendiğinde Che’nin heykeltraş için özel bir önem taşıdığı hemen fark edilmektedir. 

Heykelde ileri doğru adım atmakta olan Che kucağında geleceği ve masumiyeti sembolize eden bir çocuk taşımaktadır. Çocuğun elinde parçalanmış zincirlerle anlatılan özgürlüğü tutmaktadır. Heykeltraş, çocuk figürünü kendi küçük oğlundan esinlenerek yapmıştır. Ancak heykelin taşıdığı sembolizm bundan ibaret değildir ve bu heykeli benzerlerinden ayıran heykelin her köşesinin sembollerle yüklü olmasıdır. Che’nin değerleri ve yaşamından kesitler, Che’nin vücudu üzerine serpiştirilmiş şekilde sergilenmektedir. Bunların tamamını detayıyla anlatmak mümkün olmasa da bazılarını açıklamayı deneyelim: 

Heykele ilk bakıldığında göze çarpan sembollerden biri Che’nin sağ omzundaki keçi ve keçiye binmiş çocuk figürüdür. Bu Heykeltraş Casto’nun sözleriyle Che’nin her zamanki halini simgelemektedir. Keçinin inatçılığı, zorluklara aldırmadan sarp yamaçlara tırmanma kabiliyeti ve Che’nin çocuk ruhu, Che’yi hep olduğu ve olması gerektiği yere götürmüştür.

Sağ cebi üzerinde Che ile Don Kişot karışımı bir figür görülür. Don Kişot, Che’nin en sevdiği edebi eserlerden biri olmasının yanında, heykeltraşa göre Che’ye en çok benzeyen karakterlerden biridir. Gömleğin bu cebi aynı zamanda kitabı anımsatmaktadır. Bu da dağlarda gerilla iken dahi elinden kitap düşürmeyen Che’nin okumaya olan düşkünlüğünü temsil etmektedir.

Che’nin gömleğinin sol cebinin üzerinde sonsuzluk işareti ve o işaret üstünde oynayan iki çocuk vardır. Çocuklardan biri ay, diğeri güneşi taşımaktadır ve böylece Che’nin sonsuza dek yaşayacağı anlatılmıştır. Che’nin gömleğinin düğmesi ise göğsünü açık eder şekilde açıktır. Bu da Che’nin cesaretini ve dürüstlüğünü sembolize etmektedir.

Heykelin arkasına geçip saçlarına yakından baktığınızda Che’nin saçlarının yıllarca hayatını sürdürdüğü ormanlara dönüştüğünü ve iki tutam saç arasına gerilmiş bir hamak olduğunu fark edersiniz. Bu hamak, heykeltraşın sözleriyle, Che’nin gerilla mücadelesini simgelerken, bir yandan da hamağa sığmış birden fazla insan Che’nin fedakarlıkta bulunarak geride bıraktığı aile huzurunu temsil etmektedir. Benzer şekilde Che’nin gömleğinin sırtında geride bıraktığı aileyi sembolize eden figürler görülür. 

Che’nin her iki koltuk altında oyuklar içinde beliren iki çocuk figürü göze çarpmaktadır. Bu oyuklar Che’nin CIA’in direktifleri ile Bolivya’da kontrgerilla tarafından öldürülürken aldığı yaralara gönderme yapmaktadır. Aynı zamanda, bu oyuklar heykeltraşın deyişi ile çarmıha gerilmiş İsa’nın yaralarına benzemektedir. Sol taraftaki oyuk, bir pencereyi andırır ve bu oyukta pencereye yaslanmış, geleceğe güvenle bakan -heykeltraşa göre Che’yi bekleyen- bir kız çocuğu vardır. Sağ taraftaki oyukta ise kendi içine kapanmış düşünmekte olan bir erkek çocuğu figürü bulunmaktadır. Heykeltraş bu figür konusunda yorumda bulunmasa da Che’nin hayatını sonlandıran kurşunların vücudunun sağ yanına isabet edenler olduğu bilinmektedir.

Che’nin sağ kolu üzerinde ise katırlarla birlikte yayan seyahat eden ve dağa tırmanan insanlar görülür. Bunlar, Che’nin Küba’da gerilla olarak mücadele ettiği dönemdeki hayatını, gündelik rutinini simgelemektedir. Ancak dağlara tırmanmak, Che için mücadelenin bir gereği olmak dışında, aynı zamanda bir tutkudur. 

Bu tutku, pantolonunun sol cebi üzerinde Che’nin Meksika’da yapmış olduğu tırmanışlara gönderme yapılarak sembolize edilmiştir. Bu tırmanışlar Che için hem askeri eğitimin bir parçasıydı, hem de vazgeçilmez bir hobiydi. Fidel’in de belirttiği üzere Che, Meksika’da bulundukları süre boyunca her gece Popocatépetl yanardağına çıkmayı düşleyen bir tırmanış tutkunuydu.

Heykelin palaskasında ise ABD’nin Küba Devrimi’ne karşı giriştiği ilk provokasyon girişimlerinden olan 4 Mart 1960 tarihinde gerçekleşen La Coubre gemisinin infilakında hayatını kaybedenler için düzenlenen cenaze töreni esnasında, Havana sokaklarında Fidel ve diğer yoldaşları ile kol kola yürüyen Che görülmektedir.

Pantolonunun kıvrımları üzerinde ise Che’nin hayatından kimi kesitler yer almaktadır. Bunlardan en önemlisi Che’nin motosikletle yaptığı ünlü Latin Amerika turlarına gönderme yapan figürdür. Bilindiği üzere, bu turlar Che’nin dünya görüşünü değiştirmiş, politik bir karakter edinmesini sağlamıştır. Söz konusu figür, bu yolculuğun Che’nin hayatındaki dönüştürücü etkisini ve başlangıç noktası olma niteliğini anlatmak için en alta, pantolonunun paçasına yerleştirilmiştir.

Ele geçirilen Zırhlı Tren’den görüntüler